“RAPORDA TECAVÜZ BULGUSUNA RASTLANMADI”
İşte Avukat Gülsün Doygun’un hem dava süreci hem de hakkındaki iddialara yönelik açıklaması; “Yargılamaya konu dosyada 15 kişi tarafından şantaj, tehdit ve tecavüze uğradığını iddia eden A.A.’nın Adli Tıp Kurumu raporunda tecavüz bulgusuna rastlanmadığı tespit edilmiştir. A.A’nın tecavüz iddiaları ile ilgili beyanlarının çelişkili ve inandırıcılıktan uzak olması sebebiyle o dönemde eğitim gördüğü okul öğretmeleri ve bayan sınıf arkadaşlarına ulaşıp A.A’nın iddiaları ile ilgili görüşme gereği duydum. 18.04.2024 tarihli duruşmadan birkaç gün önce okul öğretmeni ve sınıf arkadaşlarına ulaştım ve görüştüm. Zira A.A ifadelerinde bir kısım tecavüz olaylarının eğitim gördüğü okulun sınıfında meydana geldiğini ileri sürmüştür.
ETEK BOYU SORUSUNU NEDEN SORDU?
Okul öğretmeni ve samimi olduğu bayan sınıf arkadaşlarına, o dönemde (2010 yılında) A.A.’nın okuldaki hal ve davranışlarında, üzgünlük, içine kapanıklık veya tecavüze maruz kalan bir insanın yaşadığı ruh hali yansımalarının olup, olmadığını sordum. Okul öğretmeni H.K., öyle bir yansımanın olmadığını; olsa zaten duruma müdahale edeceklerini ifade etti. A.A. ile yakın ve samimi ilişkileri olan bayan sınıf arkadaşları A.Y. ve G.T., A.A.’nın o dönemde ruh halinde, hal ve davranışlarında tecavüze maruz kaldığına dair bir yansımanın olmadığını; hatta A.A.’nın bazı davranışları ve okul forması olan etek boyunu kısaltması nedeniyle öğretmenlerinin sık sık ikazlarına maruz kaldığını beyan etmişlerdir. Duruşmada; A.A’nın okuldaki hal ve davranışlarında tecavüz iddialarına ilişkin bir yansımanın olmadığına ve mahkemenin bu hususa dikkatini çekmek istediğim için, yani ‘okul öğretmenlerinin etek boyunu kısaltmaması ve daha usturuplu davranması ile ilgili uyarıları var mı?’ sorusunu sordum.
“ŞİMDİLERDE 27 YAŞINDA OLAN A.A.’YA YÖNELTTİĞİM SORU…”
A.A’nın, tecavüz iddialarına rağmen o dönemde; iddia edilen tecavüz olaylarına ilişkin hal ve davranışlarına yansıyan olumsuz bir durumun olmadığını ispat bakımından 18.04.2024 tarihindeki duruşmada şu an 27 yaşında olan A.A’ya yönelttiğim soru; maalesef başka boyutlara vardırılmış; bu soruyu sanki ben 13 yaşındaki bir kız çocuğuna başka bir maksatla sormuşum gibi lanse edilerek şahsım, mesleğim, ailem hak etmediğim, çok yoğun ve acımasız saldırıların odağı haline getirilmiştir. Gülsün DOYGUN olarak insanları; ne giyim kuşamlarına ne cinsiyetlerine ne inançlarına ne mesleklerine ne de mensup oldukları kurum ve kuruluşlara göre yargılamam ve asla öyle bir bakış açısına da sahip değilimdir. Kaldı ki insani bir bakış açısı da zaten bunu gerektirir.
“RAHATSIZLIK DUYDU VE HABERİN YAPILMASINI İSTEMEDİ”
Yargılamaya konu olayın katılanı, A.A şu an 27 yaşında olup, evlidir. A.A. ve ailesi 14 yıl sonra yargılamaya konu olayın haber yapılması ile ilgili rahatsızlık duymuş ve konunun haber yapılmasını istememişlerdir. 13 Mayıs 2024 tarihinde yargılamaya konu olayın haber yapılması ile ilgili rahatsızlıklarına vakıf oldum, katılanın annesi ile birlikte haberin yapılmaması ile ilgili gün boyu yoğun telefon trafiği yaparak, haberi yapan basın görevlisi ve haberi yapan kurumun yetkilisi ile görüştük, ricada bulunduk. Haberi yapan kurumun yetkilisi, haber konusunda katılanın ailesinin hassasiyeti nedeniyle haberlerin görsel basında yayınlamayacağını tarafıma bildirdi. 14.05.2024 tarihinde de haberin sosyal medyada paylaşılmaya devam etmesi nedeni ile aynı gün A.A ve eşi ile birlikte haberle ilgili erişim engeli müracaatı için İstanbul Anadolu Adliyesinde görüştük. A.A ve tarafımca habere erişim engeli getirilmesi ile ilgili ayrı ayrı Sulh Ceza Hakimliği’ne müracaatta bulunuldu.
AD VE SOYADLARINI PAYLAŞMAKLA MI TEHDİT ETTİ?
Sanık müdafi olmama rağmen sadece insani mülahazalarla; A.A ve annesine bu süreçte yardımcı olmama rağmen; A.A’nın ad ve soyadlarını kamuoyunda paylaşacağım yönünde tehdit ettiğime dair iddialar akıl almaz ve korkunç bir iftiradır. Bir kadın ve anne olarak onuruma, şerefime, kişiliğime, mesleğime yapılan bu saldırılar nedeni ile çok derin bir üzüntü içerisindeyim. Bu korkunç iddiaların kesinlikle doğru olmadığını; olayların, özü ve esası çarpıtılarak hakkımda korkunç bir karalama politikası yürütüldüğünü kamuoyuna saygı ile bildiririm.”